Park

Bir taksiye atlamak istedim. Binmek de diyebilirdim ama at üstündeki ecdadımız bu lafı daha afili kılmış bize. Atladığım taksideki şoför abimle, her zaman yaptığım gibi bi sohbete girişmek istedim. Hani çok da normal bi şey gibi ifade edilen, insana “Peki sen kimsin?” dedirten plaza deyimiyle “halkın arasına karışma” durumunu yaşamak istedim. Hani bu insanlar metrobüse ya da otobüse “farklı bi deneyim yaşamak” için biniyor gibilerdir. Geçenlerde böyle bir insanla henüz gelişimini tamamlamamışken karşılaştım. Ergen seviyesinde de diyebilirim. Gerçi bu türlerin yaşı ilerlese de gelişimlerini tam olarak tamamladıkları söylenemez. Genetik olarak belirli bir noktaya kadar gelişebilirler. Bazı uzuvları var olduğu halde işlevsiz olan hayvanlara benzerler. Kanatları olan ama uçamayan tavuk gibi. Körlerle empati kurdurmayı amaçlayan sergiye gelen bu türün bazı üyeleri gerek sergiyi “karanlıkta sobe” formatında arkadaşlarıyla şakalaşarak gezmeleri ve gerekse bize rehberlik eden görme özürlü Hayati abiden yer yer “imdat” derrcesinde yardım istemeleri düşünüldüğünde sergiden empatinin e sini almadan ayrıldılar. Karanlık olduğu için bi selfie dahi çekemeden ayrıldıkları için gözlerinde bir buruklukla mekanı başları önde terk ettiler. Gelelim ergen gence… Alt çenesini kontrol edemeyen bu arkadaşın zaten boş olan konuştuğu kelimeler havada yayık ayran gibi salınarak ilerliyordu. Noktayı koyansa gezi sonundaki yorumu oldu. “Biz şimdi bi group kurouyouruz. Douygusal seirmaye diye bi oluşum voar. Bağdat Caddesi’nde ve Taksim’de insanlara sarılıyoruz.” O an içimdeki mikrofonun sesini sonuna kadar açıp “Bi siktir git” diye bağırdım.

Peki taksici abiden buraya nasıl geldik. İnanın. Hiç bi fikrim yok.

Taksici abime eski Ali Sami Yen’in önünden geçerken şunu söyledim:

– Buraya şunu dikeceklerine park yapsalar nasıl olurdu abi?
– Çok iyi olurdu. Para basardı abi.

Bu yanlış anlamayı açıklamamaya karar verdim. Sonra yol boyunca konuşmadık ve ben de daha çok halkın arasına karışmaya karar verdim. Ama onları bi türlü bıraktığım yerde bulamıyordum. Parkı doğru anlayan insan da yanlış anlayan da olması gerektiği gibi halk değildi.