Geçenlerde Bauhaus’a girmiştim. Yapı marketlere giden erkekler, bujitericiye girmiş kadınlardan farksızdır. Kadınlara haksızlık yapmayalım, onlardan çok daha beterdir. İhtiyacı olsun olmasın herşeyi eller, bakar, dener ve sonrasında da pek çok gereksiz şeyle kapıdan çıkar. Yılda 1-2 kere kullanacağı kafaya takılan madenci lambasından tutun da evde onun açılabileceği hiç bir şey olmayan ince tornavida takımına kadar herşeyi almaya eğilimlidir o adam. Takım üstelik, erkeklere satılan şeyler takımdır genelde. Çünkü bu sayede daha çok sayıda gereksiz şeyi, sırf sayısı ve çeşidi daha fazla diye, daha pahalı fiyata satabilirsiniz. Tek bir tornavidaya 10 lira vermektense %90’ını kullanmayacağı 10 uçlu bir tornavida takımına 15 lira vermeyi yeğler erkekler. Geçenlerde araç içi şarj aleti alırken şu 10 başlıklılardan aldıktan sonra kendime sormuştum: “Tamam şu uç senin telefon için ama geri kalan 9 taneyi ne yapacaksın?”. Sonra o da bozuldu, zaten doğru düzgün şarj etmiyordu, telefonu amuda kaldırmak gerekiyordu.
Geçen doğum günümden yakın zaman önce (o zamanlar müstakbel olan) eşimle bir AVM’deyiz. AVM’leri çok severim. İnsanın düşünecek çok vakti oluyor gerçekten. O alış veriş yaparken hayatı sorgulayabiliyorsunuz. Günlük koşuşturma içinde ihmal ettiğiniz insanları arayıp, düşünmeyi ihmal ettiğiniz konularda karar verebiliyorsunuz. Bu açıdan AVM’lerin sayılarının daha da artırılmasının, her yerin AVM olmasının faydalı olacağı kanaatindeyim. AVM’den çıktığında “İçeride düşünecek çok vaktim oldu, çok değiştim” diyen erkekler gördüm. Neyse… Eşim Mango’da gezinirken tam onun karşısına konmuş bir saatçide kendimi 3 tane saat alırken buluverdim. Eşimin uyarılarıyla gerçek hayata dönüp, birini bıraktım ama ikisini de aldım. Ancak satan adamın beni ikna ediş şekli müthişti. İlk saate 250 lira dedi. Hakkaten de kaliteli bir saatti ve piyasa ederi çok da aşşağı değildi. Sonra “Şunu da alırsan ikisini 350’ye bırakırım” dedi. Mantıklı gelmişti ve baktı ki benim daha giderim var. “Abi şu kahverengiyi de kahverengi kıyafetlerinle giyersin, 3’ünü sana 500’e bırakırım” dedi. Aklında hiç saat almak olmayan ben kendimi 3 saat alırken bulmuştum, eşim olmasa tezgahı almış, bunları yazmak yerine Optimum’da saatçilik yapıyor olabilirdim. Bir kadını asla bu şekilde ikna edemezsiniz. Erkek adama rakamsal bir avantaj sundunuz mu akan sular duruyor. Değerlendirme kriterleri bütünüyle “Kantitatif” oluyor ve mantıksız karar vermek konusunda çok başarılı bir robot haline dönüşüyor. Bir kadın sevmediği bir şeyi sırf avantajlı ya da sayısı fazla diye almaz.
6 arkadaş Ankara’da yaşadığımız zamanlarda seyyar satıcının birinden 6 tane kazak almıştık. Tanesine o zamanın parasıyla 3-4 lira vermiştik. Sonra yurda geldik ve paketleri açtığımızda kazakların yeni poşetler içine konmuş, eski, kolsuz, kolu bedeninden daha uzun kazaklar olduğunu görmüştük. Sırf avantajlı diye içini bile açmadan hangi kadın kazak alır?
Ve gelelim erkeklerin satın aldığı gereksiz eşyalar listesine. Harem’den sirkeciye gittiyseniz orada sırada, ya da trafikte kimin aldığında ne işine yarayacağı hiç belli olmayan şeyler satılıyor. Tüylü bir ok ve yay, maket bir gemi, madenci lambası, darbuka… ve daha niceleri. Belki siz de eklemek istersiniz.
Bu yazıya “Kerpiç Evlerin Konforunu Yaşayın!” başlıklı bir yazı için başlamıştım ama kontrolümden çıktı yazı, o da yarın öbür gün artık 🙂